Krallar vadisi ile Deir El-Bahri arasında gizli bir dehlizde bulunan ve mezar soyguncularının elinden kurtarılarak 14 Temmuz 1881'de Luksor'dan gemiye bindirilen 40 firavun mumyasını taşıyan gemi, Kahire'ye doğru ilerlemekteydi. Nil kıyısındaki köylüler, 3500 yıl önceleri ülkelerini Tanrısal güçlerle yöneten bu insanların hala varolan bedenlerine saygı duymuşlar, ilahiler okuyan kadınlar göğüslerini kumlarla ovalayıp, başlarına toprak atmışlar, erkeklerde havaya silah sıkmışlardı.
Kaynak : yorumla.net - Eski Mısır'da Mumyalama
Mumyalama işlemi ölüyü öbür dünyadaki yaşamına hazırlamak için yapılan bir dizi törenden sadece başlangıç olanıdır. Bu işlem insanların yanı sıra boğa, timsah, kedi gibi hayvanlar içinde yapılmaktaydı. Arapça ve Farsça'da "Mumiya" doğada bulunan katran ve bunun karışımlarına denilir, ilaç olarak da kullanılırdı. Gerçekte ölünün bedenini konserve edercesine korumak için yapılan "Tahnit" işleminde katranın kullanılması, onu mumya ile eş anlamlı yapmıştır.
Mumyalama işlevi şöyle gerçekleştirilirdi:
Önce ölü yıkanır. Burnundan sokulan aletlerle beyin boşaltılır. Göz ve ağız boşlukları, yağlı keten tamponlarla doldurulup göz kapakları kapatılırdı. Rahip Habeş denilen keskin bir opsidyenle vücudun sol tarafını açarak, içindekileri tamamen boşaltır ve bunları "Kanopik" denilen çömlek ve vazoların içine koyardı. Boşalan karın kısmı ve kadınların göğüs içleri, hurma şarabı ve kokulu bitkilerle temizlendikten sonra, reçine, tarçın, soğan ve kokulu mir ile karıştırılmış ağaç talaşı, yerleştirilirdi.
Acılan yerler dikildikten sonra Mısırlılar'ın "Net-jeryt" denilen ve kahire yakınlarındaki bir vadide bulunan "Natron" tozu sodyum karbonat ve ya Sodyum Klorit (tuz) ile karıştırılan madde içinde 40 ve ya 70 gün(soylular için 272gün) bekletilirdi. Böylece vücuttaki nem absorbe edilir, organik yapı antiseptik korumaya alınırdı. Bir çeşit insan salamurası olan bu işlemin sonunda eller göğüste veya karın üzerinde birleştirilerek vücut yatar durumuna getirilir ve kurutulurdu.
Mumyalama tekniklerinin amacı, ölen kişinin hayattayken sahip olduğu görünüşünü korumasını sağlamaktı. Bu yapılırken önce vücut iç organlarından ve suyundan arındırılır, üzerine güzel kokular dökülür, çürümeyi engellemek için hoş kokulu ve şifalı bitkilerle doldurulurdu. Daha sonra şeritler kullanılarak özenle sarılan mumya, koruyucu muskalarla kaplanırdı. Ama bu da yeterli değildi. İç içe konulan bir çok tabuta yerleştirilen mumya son olarak bir lahitin içine yerleştirilirdi.
Her lahitin üzerine ölen kişinin tasviri yontulurdu. İç organlarının konduğu kanoposlar, ölünün hizmetçiliğini yaptığına inanılan küçük heykeller, cenazeye göz kulak olurdu. Tüm bu eşyaların üzerinde yazılar veya sembollerle dolu etiketler bulunurdu. Ölünün cennete gitmesi için Tanrı Osiris'in mahkemesinden geçmesi gerekirdi. Bu yüzden sorulan sorulardaki tuzaklara ölünün düşmemesi için tabuta bir de ölüler kitabı konulur